Güncel

Güncel, Sanat, Etkinlik...

Duru Tiyatrosu- Sondan Sonra-After the End
	Duru Tiyatrosu “Sondan Sonra- After the End” adlı yeni oyunuyla 6 Mart 2010 tarihinde tiyatro severlerin karşısına çıkıyor. Londra da ilk kez sergilendiği 2005 yılından bu yana bir çok ülkede oynanmaya devam ediyor. Oyunun yazarı Dennis Kelly, oyunda iki konunun altını özellikle çiziyor; terörizm paranoyası ve buna bağlı artan faşizan eğilimler. Başrollerini Emre Kınay ve Ahu Türkğençe’in paylaştığı oyunu Emre Kınay yönetiyor. Oyunun konusu: Korkunç nükleer saldırıda, binalar çökmüş, herkes ölmüş, her yanı radyoaktif toz bulutu kaplamıştır. Mark ile Louise sığınakta iki insandır. Mark bu saldırıdan Louise'i binbir güçlükle kendi sığınağına taşır. Sığınakta yiyecek, ranza, radyo gibi kısıtlı imkânlar vardır...
Bu kez erkekler kadınlar için söylüyor!
	İkinci Güldünya konseri, Türkiye’nin ünlü erkek seslerini 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bir araya getiriyor. Geçen yıl Türkiye'nin en güçlü kadın seslerini, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı yararına bir araya getirerek muhteşem bir konser gerçekleştiren Hürriyet Aile İçi Şiddete Son! Kampanyası, bu kez ünlü erkek sanatçıların kadınlar için şarkı söyleyeceği bir konsere imza atıyor. Türkçe müziğin en iyi erkek seslerinden Cihan Okan, Ferhat Göçer, Kenan Doğulu, Mirkelam, Mustafa Ceceli, Teoman, Yalın ve Yüksek Sadakat’ın sürpriz şarkılar ve düetlerle katılacağı 8 Mart 2010 Dünya Kadınlar Günü’ndeki konserde sanatçılar şiddet mağduru kadınlar için hep bir ağızdan “Aile İçi Şiddete Son!” diyecek...
Alis Harikalar Diyarında- Alice in Wonderland
	Ailede hepimizin merakla beklediği Tim Burton filmi nihayet 3 D formatıyla 5 Mart 2010 da vizyona giriyor. Olağanüstü ve sıra dışı filmlerin yönetmeni olarak tanınan Tim Burton’u “Makas Eller” “Beter Böcek” “Hayalet Süvari,” “Charlie’nin Çikolata Fabrikası,” “Ölü Gelin” filmleriyle hepimiz hatırlıyoruz. 90 yılından bu yana bir çok projede birlikte çalışan Johnny Deep ve Tim Burton “Alis Harikalar Diyarında” yeniden birlikteler. Filmde Johnny Deep’in yanı sıra, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter, Crispin Glover, Matt Lucas ve Mia Wasikowska rol alıyorlar. Filmin senaryosunu Linda Woolverton, Lewis Carroll’ın “Alis Harikalar Diyarında” (1865) ve “Aynanın İçinden” (1871) adlı kitaplarına dayanarak yazdı...
İstanbul Devlet Tiyatrosu-Kral Dairesi
	Oyunun yazarlığını, rejisini ve tasarımını İngiltere de vücut ve mask tiyatrosu projeleri üreterek dünya çapında şöhretli oyunlar tasarlayan Toby Wilsher üstlendi. Daha önce Sersemler Evi’nden hatırladığımız yazar bu oyununda da bizi şaşırttırmaya ve güldürmeye devam ediyor. Oyunda, Fikret Urucu, Elif Erdal, Yaşar Büker, Arzu Oş, Alayça Öztürk, Celal Örnek, Sibel Akdeniz, Emrah Bozkurt, Yunus Emre Yıldırımer rolleri paylaşıyor. Oyun İstanbul da bir kral dairesinde geçiyor. Otelde kral dairesi bir tanedir, ama aynı güne üç ayrı rezervasyon yaptırılmıştır...
Cennetimden Bakarken-The Lovely Bones
	Alice Sebold’un “The Lovely Bones” adlı kitabından uyarlanan ve “The Lord of the Rings – Yüzüklerin Efendisi” ile Oscar ödülü alan Peter Jackson’ın yönetmenliğini yaptığı film, Aralık 1973’te okulundan eve dönerken bir cinayete kurban giden 14 yaşındaki Susie Salmon üzerine kurulu. Ölümünden sonra dünyada kalan ailesini izlemeye devam eden Susie dikkatini özellikle de katili üzerine yoğunlaştırır. Harika ama bir o kadar da esrarengiz görünümlü öbür dünyada sıkışıp kalan Susie, intikam arzusu ile dünyada bıraktığı sevdiklerini mutlu görme isteği arasında bir tercih yapmak zorundadır...
Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Alemi
	Taşlama özelliği taşıyan ve delikanlı güldürüsü olarak tasarlanan üçlemenin ilk filmi olan “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Alemi”, 12 yıl suçsuz yere hapishanede yatan Durul’un çıktıktan sonra “Deli Dumrul” oluşunun trajikomik hikayesini anlatıyor. Oğuz Yalçın’ın yönettiği filmin başrollerini, Emir Benderlioğlu, Sema Öztürk, Mustafa Üstündağ ile Arzu Yanardağ paylaşıyor. Filmin konusu kısaca: Durul, özü sağlam, geleneksel değerlere sahip, milliyetçi, mert, yiğit, yardımsever, içi dışı aynı olan bir delikanlıdır ama yıllar önce sokak arasında tanımadığı ağır yaralı birine yardım etmek isterken suç üstüne kalır...
Eyyvah Eyvah
	Yönetmenliğini Hakan Algül’ün senaristliğini Ata Demirer’in yaptığı filmde başrolleri, Ata Demirer, Demet Akbağ, Özge Şakrak Borak, Salih Kalyon paylaşıyor. Filmin konusu: Hüseyin, Trakya’nın bir köyünde ninesi ve dedesiyle büyüyen bir delikanlıdır. Hayatta iki büyük aşkı vardır: Klarnet çalmak ve Müjgan. Ancak Müjgan ve müzikle hayatı mutlu mesut devam ederken, hiç beklemediği bir olay onu köyünden ayırır. İstanbul’da Hüseyin’e önce klarneti sonra da şarkıcı Firuzan destek olacaktır. İstanbul’un gece kulüplerinde fırtına gibi esen ve albümü için heyecanla çalışan Firuzan’ın hayatı rengarenk ve bir o kadar da karışıktır...
Nezaket Koç-Son'dan Sonra
	Nezaket Koç’un “ Soyut insan “ sergisinin ardından “Son’dan Sonra “ fotoğraf sergisi 20 Şubat- 05 mart 2010 tarihleri arasında İFSAK İbrahim Zaman Sergi Salonu’unda görülebilir. Sanatçı, fotoğraflarında renk ve rötuş dışında düzenleme yapmamıştır. Soyut fotoğraf tekniğinin kendine ait görsel dili kullanılarak klasik çekim yöntemiyle orijinal haline bağlı kalınarak yapılmıştır. Fotoğraflar rastlantısal değil kurgusal olarak yapılan 25 renkli ve dijital baskıdan oluşmaktadır...
Nurkan Kahraman-Her Yüzü ile Londra
	Nurkan Kahraman’ın “ Her Yüzü ile Londra” adlı fotoğraf sergisine ve Londra fotoğraflarından oluşan gösterisine, 20 Şubat-05 Mart 2010 tarihleri arasında İFSAK ev sahipliği yapıyor. Sanatçının Fotoğraf Sergisi üç alt başlıktan oluşuyor; İnsan Portreleri, Şehirden İnsan Manzaraları ve Şehir Manzaraları. Londra’da 1,5 yıldan fazla zaman geçiren Kahraman, Londra’yı kendi deyimiyle bir çok defa yeniden keşfetmiş ve fotoğraflamış...
Yenilmez-Invictus
	Yönetmenliğini Clint Eastwood’un yaptığı “Invictus/Yenilmez” Nelson Mandela’nın ülkesini bir araya getirmek için Güney Afrika ragbi takımının kaptanı Francois Pienaar ile güçlerini birleştirmesinin ilham veren gerçek öyküsünü anlatıyor. Yeni seçilmiş Başkan Mandela, ulusunun ırksal ve ekonomik açıdan ırkçılıkla bölündüğünü bilmektedir. Halkını sporun evrensel dili ile bir araya getirebileceğine inanan Mandela, Güney Afrika'nın ikinci plandaki ragbi takımını cesaretlendirerek, 1995 Dünya Kupası Şampiyonluk maçına giden benzersiz bir başarı göstermelerini sağlar...