Yarım yamalak ezberlenen bir şarkı…

İnsan, unutmak istediği duygu mesafesi kadar yakındır tüm anılarına. Bir şarkının nakaratı ile sımsıkı sarmaladığı anılarını, ansızın duygularını boşaltıverdiği denizin lacivertine boyarken, dramatik bir gülümseme içinde saklanır çoğu zaman.

     Bir özlemin boşluğunda, bir rengin ara tonlarında veya bir filmin fon müziğinde canlanır. Çocukluğunu, dostlarını, aşklarını özler, hayallerini özler. Esen bir rüzgârın uzaktan getirdiği parfüm kokusu ile rüzgarın peşinden sürüklendiği bir sonbahar yaprağı gibi uçup gider yaşamdan. Özlemlerin arasına karışan bir nakarat kadar da yakındır tüm anılara.

     Gidenler, unutanlar, unutulanlar ve bir de yağmur ihanet eder o anılara. Bir aşk rüzgarının serinliğinde, sessizce kendi gözyaşları içinde boğulur insan. Günün herhangi bir saatinde martı çığlıklarıyla beslenen anılar, bir kartopu gibi yavaş yavaş insanın içinde büyür.

     Aşk bilmecesi içindeki martının, denize süzülüşüne sarılır. Dalgaya mıdır aşkı yoksa denizlerin lacivert tonuna mı? Veya bir balıkçı teknesinin dümen suyunda mıdır ? Belki de kıyı da tek başına oturmuş kendisine sevgi ile bakan kişiyedir tüm cilvesi. Yalnızlık kalabalığının içinde; özlemler, hayaller ve bir de gecenin diğer yarısındaki tane tane anı damlaları. Öyle işte, biraz normal biraz tuhaf. Kendinize sorsanız bir cevap alabilir misiniz, daha doğrusu verebilir misiniz bilmiyorum!

     O nedenle hayaller kurulur bazen, yaşanmış, yeşermiş anıların kısa bir özetiymiş gibi düşünülür. Her zaman da güzel şeyler geçer akıllardan, yarım yamalak ezberlenen bir şarkı içinde.

     Mesela bir sahilde, taşların üzerine oturmuş birazdan denize fırlatılacak küçük yassı beyaz bir taşın üstüne bir isim, bir pollyanna çığlığı yazılabilir. Mutlu eder insanı, duygusallaştırır, gözleri dolarken gülümsetir.

     Şimdilerde ise yağmurlu bir akşamüstü hayal edebilirsiniz, aynı cadde de yürüyor ve sırılsıklam bir halde. Sanki aynı sokakları seviyor, özlüyorsunuz. Peki, mutluyum demiş miydiniz? Evet, uçsuz bucaksız bir mutluluk.

     Bak şarkılar başladı bile; “John Lee Hooker – This land is nobody’s land”

(Erol ASLAN)

    17 Mart 2013

   Yazarın önceki yazıları
   .Hayaller başarının ilk adımıdır...
   .Sonbaharınızdan, sonbaharımıza hoş geldiniz…
   .Kendi sevinçlerinizi yaratın..
   .Sevgi yağmuru
   .Ne küs, ne yalnız, ne de aşık…
   .Kadınlar… Ah şu kadınlar yok mu
   .Yalnızlık, yalnızlığımızı çeker olsun…
   .Ağlamadan Özle...
   .Düşbozan… Aşkbozan… b/AŞK/alaşım…
   .Peki, kadınlar...
   .Hayal kırıklıkları, kırıntıları…
   .Anılar Çerçevesi
   .Sahi, nedir aşk...
   .Bir önyargının portresi…
   .En güzeli
   .Bir hayal bin öykü…
   .Vazonun özlemindeki çiçek…
   .Hırsızı oldun duygularımın…
   .Kadın’ın Fısıltısı
   .Gözlerine kandığın o an…
   .Farklı mı olmalısınız, farkında mı olmalısınız?
   .Aşk ve Özlem
   .Adını hecelerken
   .Varsın yalanın olayım…
   .Aşkın kırmızısı yalanın pembesi
   .Dün seni anlamak istedim…
   .Adı Masaldı
   .Sevdiğim kadın şiire dönüşürken…
   .Öyle Bir Şansım Olsaydı…
   .Kadın... Şarkı ve Çiçek
   .Önyargı(sız ) ve Tutkulu
   .Jupiterin Pervasız Kızı
   .Bahar Ruhlu, Sonbahar Huylu Kadın
   .İlk öpücük gibi
   .Doğru adam doğru kadın
   .Kahve kokusundaki gizem…
   .Sana Mektuplar -Yarım kalmışlığının ertesinde
   .Sana Mektuplar

Güncel

.Mucizevi Bir A.Ş.K.Öyküsü

.Sürüden Ayrılmaya Hazır mısınız

.AÇEV Birleşmiş Milletler de Kadına Yönelik Şiddeti Anlattı

.Kadın Haklarında İlerleme Durdu

.Hayykitap-Ayı Olmayan Ayı

.Yüzlerce kadın şiddete karşı dansla ayaklandı

.Işık ve Cam 2 Adlı Sergi

.Dr. Beyin

.Seda Diker-Aslında Ayrılık Yoktur

.Otuz Yaşa Mektuplar

.Zamane Aşkları

.Kusursuz Mutluluğa Doğru- Bir İki Üç Sıçra