Yedim, İçtim, Gezdim, Tozdum

Bütün gezi süresince bir sanatsever edasıyla, arada bir de elimi çenemin altına koyarak havalara girerek anlamadığımı belli etmeyerek eserlere bakıyordum.

Gezmekten belime, bacaklarıma giren ağrıları saymazsak, müzeleri gezerken çok sıkıldım.
Sıkıldım sıkılmasına da, tamamını da gezdim.
İki saat gezdiğimiz bir müzenin ardından bir daha müzeye gitmek mi tövbe deyip kendimizi parklara, bahçelere atsak da, yemeğe içmeye versek de, sonrasında gözlerimiz parlıyor, acaba sırada hangisi vardı diye birbirimize bakıp sonra kitabımızı karıştırıp, koşa koşa gidip paraları bayılıp, yeni bir müzede maratona başlıyorduk.
İyi ki gezmişiz. Sadece isimlerini ve hayatlarını bildiğimiz sanatçıların bir çok eserini gördük. Anlayacağınız pek bir kültürlendik.
Sağım solum, ağrımadan, sıkılmadan söylenmeden gezdiğim tek müze Picasso Müzesi’ydi.Tahmin etmediğim kadar çok eseri mevcuttu.
Adamın 9 yaşında yaptığı resimleri, 99 yaşıma gelsem çizemem.
Ben o yaştayken sadece çöpten adam çizebiliyordum. Hoş ben hâlâ çöpten adam çiziyorum ya. Bir fark; artık benim çöpten adamın saçları, ayakkabıları ve elleri var. İleride takım elbise de giydirmeyi umuyorum.
İşin komik tarafı eleştirmenler Picasso’nun o yaştaki eserlerini çocukça bulmuşlar.
Anlaşılan, bu adamlar benim eserlerimi hiç görmemişler.
Ne kadar çok sanat eseri, müze, mimari yapı gezdiysek, bir o kadar da lokanta, cafe, bar, pazar yerinde bulunduk.
Barcelona’da bit pazarına gittik. Aklınıza gelen her türlü ıvır zıvır vardı. Hatta yıllar evvel Mango’dan aldığım bir bluzu bile adamlar ikinci el, bir Euro’ya satıyorlardı. Bir fotoğraf çektirmek için garip kıyafetlerin bulunduğu bir tezgahın önünde durmak isteyince adam şarladı. Bitli elbiselerini Armani sanıyor herhalde.
Madrid’te pazar günleri kurulan meşhur bir sokak pazarını gezdik, inanılmaz kalabalıktı. Millet pazar pazar giyinmiş kuşanmış pazara çıkmış.
Giyimden, kuşama çantadan, çarşafa her türlü ürün mevcuttu.
Hatta İstanbul’da arayıp da bulamadığım, musluğun ucuna takılan uzatmayı bir tezgahta buldum. Hem kendime, hem Özgür’e aldım.
Üzerinde 2,75 Euro yazıyordu.Kadınla pazarlık yapıp ikisini 5 Euro’ya aldım.
Özgür hayretler içinde beni seyrediyordu. Heyt be! Madrid’lerde bile pazar bulup, pazarlık yaparım.
Bir garip alışverişim de Madrid’e yakın bir şehir olan Toledo’da oldu. Girdiğimiz bir
süpermarkette bir baktım fırçalı şişe temizleyicisi. Bu lanet şeyi de İstanbul’da bulamamıştım. Bir sevindim, hemen aldım. Özgür’de elimde şişe temizleyicisi hatıra fotoğrafı bile çekti.
Süpermarketlerin, pazarların yanı sıra sabit pazarları da hemen hemen her şehirde gezdik.
Her türlü taze, kuru yiyeceklerin satıldığı bu pazarlarda özellikle Özgür’ün ağzının suyunu akıtan anlayamadığım bir maddeyle kaplı, kurumaya bırakılmış butlar vardı.
Ne kadar zaman süreyle bu butlar kurutuluyordu, üzerlerine sürdükleri şey ne idi öğrenemedim ama fiyatları oldukça yüksekti, kilosu 150 Euro’ya kadar çıkanlar vardı. Bizde, bir 50 gram kadar aldık, sevgilimin ertesi günkü sandviçine koymak için. Kendisi çok beğendiğini ifade etti ama ben pek oralı olmadım.
Benim etlerden çok bu sabit pazarlarda ilgimi çeken hem İspanya’da hem de Portekiz’de kadınların ve özellikle de yaşlı kadınların işlerinin başında canavarlar gibi çalışmalarıydı.
İki büklüm olmalarına karşın bu kadınlar son derece çevik hareketlerle et kesip, balık parçalıyorlardı. Helal olsun valla.

Bir turist gibi gezsekte, mevcut halkın gittiği yerlere gitmeyi, yediği yemekleri yemeğe, eğlendiği yerlerde eğlenmeye, onların kokladığı havayı koklamaya özen gösterdik.
Bu gidişle, biraz daha kalsaydık diyar elleri memleketimiz gibi benimseyip yaşamaya başlayacaktık.

sibelsezer@bizkadiniz.com

    14 Eylül 2009

   Yazarın önceki yazıları
   .Seattle’ da İngilizce Öğreniyorum
   .Victoria Secret Kızı Olacağım (!)
   .Hindistan’a Evlenmeye Gidiyorum
   .Dosta Bir Mektup
   .Unutmuşum!
   .Bir Rüya
   .Masallar
   .Esaretin Bedeli
   .Yaz Geliyor
   .Antidepresan
   .Çirkin Erkek Yoktur Az Bira Vardır
   .35 Yaş
   .Trafik
   .İnternetim Canım Benim
   .Yunanistan
   .Kırmızı
   .Kadın Nüfusu
   .İki Hikaye
   .Tasarım Yaparım, Şarap Tadarım
   .Agresifim
   .Fevziye ile Ziya
   .Entelim, Dantelim, Kültürlüyüm
   .Parti Kızı
   .Üç Kadının Kısa Öyküsü
   .Uçak Korkusu
   .Bağımlıyım
   .Salsa Kursu
   .Doğrucu Davut
   .Büyükada
   .Boşanmak
   .Diyet
   .Ah! Şu Erkekler…
   .Beyoğlu; İstiklâl Caddesi
   .Koç Kadını
   .Göcek ve Alman Kurt’u
   .İspanya ve Espadrillerim
   .İstanbul
   .Jartiyer
   .G-String
   .Kaşına da Gözüne de…
   .Kastanyet almaya İspanya’ya gidiyorum.
   .İletişimin İletişimsizleri…
   .Ali ile Ayşe
   .Ver Allahım Ver…
   .Tarçınnn…
   .Mazeretim var Sendromluyum…
   .10 Adımda Flört Rehberiniz
   .Saroz’da Bi Daldım Bi Çıktım Bi Yıldız Buldum Dalgıç Oldum Heyoooo…
   .Göcek’ten Bildiriyorum...
   .Kıyıköy
   .Sadakat mi o da ne?
   .Mezarımı Derin Kazmayın…… ki, çıkabileyim…..
   .Bi Tam Bi Öğrenci…
   .Mezar Taşıma İngilizceyi Öğrenemeden Gitti Diye Yazın…
   .Geç Oldu Ama Artık Öğrendim…
   .Sporum Geldi Tutmayın Beni
   .Yamyamlar Fas Yollarında…
   .Alt Komşunun Sardunyaları…
   .Hepinize Merhaba

Güncel

.Mucizevi Bir A.Ş.K.Öyküsü

.Sürüden Ayrılmaya Hazır mısınız

.AÇEV Birleşmiş Milletler de Kadına Yönelik Şiddeti Anlattı

.Kadın Haklarında İlerleme Durdu

.Hayykitap-Ayı Olmayan Ayı

.Yüzlerce kadın şiddete karşı dansla ayaklandı

.Işık ve Cam 2 Adlı Sergi

.Dr. Beyin

.Seda Diker-Aslında Ayrılık Yoktur

.Otuz Yaşa Mektuplar

.Zamane Aşkları

.Kusursuz Mutluluğa Doğru- Bir İki Üç Sıçra